|
|
 |
ŞİİRLERİM
Rıhtımdaki Sevgili
Zikrettin KARACA tarih 17.12.2010, 23:55 (UTC) | | Rıhtımdaki Sevgili
Üşüyorum
Hüzün Şiirleri söylenen bir Sonbaharın sabahında
Bekliyorum Eyüp da Bir konağın avlusunda
Ellerim buz kesmiş olmasına rağmen, ıssız bir odada dalıyorum gecenin karanlığına yokluğuna üşüyorum
Çok uzun bir geceydi biliyor musun?
Tek taraflı bir hayat omuzlarımda,
Sevdanın yükü altında ezilmekten; Eyüp ağlıyordu ben ağlıyordum bir ses bekliyordum aşıklar tepesinden
Ağlıyordum sessizce hıçkırıklarımı kendim duymalarımdan yoruldum ve sefaletin zincirleriyle hapsedilmiş bir aşkın yalnızlığında tükendim.
Sabret diye diye erittim sabır taşlarımı, bir an ümitsizliğe düştüğümde hayalini çekiveriyorum karşıma, gözlerine baktım ve kendimi yerli yerinde bulunca güzel gözlerinden, güç aldım acıların binlerce çeşidine karşı ama sabredecek gücüm kalmadı, hayalinin gözlerimde sabahladım sevgili.
Oysaki nasılda ihtiyacım vardı sana,
Bilemezdin Sarılsan bir türlü sarılmasan başka türlü
Başımı göğsüne yaslasam derdin yiten ümitlerimin ayak seslerini duysam kalbimden derdin?
İçine düştüğüm çaresizlikle birlikte bari rüyam da sımsıkı sarılsam derdin,
Sıcaklığını hissedip boğazıma düğümlenen ve içimde yankılanan hıçkırıklarımı özgür bırakıp ağlasam derdin
Sen saçlarımı okşasan ben içimdeki zehiri nehir misali akıtsam ne güzel olurdu sevgili.
Ama yoksun işte ve ben bunların hepsi bir hayalden öteye gidemiyorum, ne acı değil mi?
O kadar özlemiştim ki seni ve gülümsemelerini,
Bir resmin geldi gözlerimin önüne Birde teleferikte ellerin
Odam da hayalinle avundum rıhtımda boynu bükük duruşun geldi aklıma ve öyle sabahladım sevgili,
Herkes bayram sevinci yaşıyordu sevgilim.
Bense sadece hüzün
Kim bilir sende yaşadın belki
kutlu olsun geçmiş bayramın ve gelecek olan bayramların
Ben bu Aralık sabahı yine sessizce ağladım.
Her Yaş günüm de olduğu gibi....
Kimsesizliğimden, çalmadım kimselerin kapılarını,
kimsesizliğim kapımı çaldı, kapattım kendimi hücreme, gecenin karanlığına gizlenip çıktım dışarı gece saklar beni diyerek, kimsesizliğimle Selamlaştım, yalnızlığımın elini öptüm,
sefaletimi bir tabakta sundum şeker tadında firari ruhuma...
Sabah olmuştu bense uykusuz ve sessiz
Hatırlandın nihayet geldi on gibi gülüm ışıklandı konaklarım
Uçuyordum artık bitmeyecek gibi bir güne yelken açtım su gibi akıp gitti zaman
Ayrılık zilleri çalmaya başladı ne çabuk geçti vakit anlamadım sevgili
Beklediğim çok şey vardı sevgiden yana?
Rıhtımda kucaklanmak sarılmak ve sadakat istedim sadece
Korkuyordu sanırsın birileri var sanki çevresinde utanıyordu melül melül bakıyordu gözlerime
Ama olsun iki saat te olsa ben mutlu oldum
Hayatımda yaşamadığım bir mutluluktu uçuyordum bitmesini hiç istemediğim iki saat ti
Bir saray gülü gibi ter temiz
Bir piren ses kadar masum
Bir ceylan gibi ürkek sessizce kayı verdi ellerim arasından.
Harika bir kişilik muhteşem bir sevgili unutmak mümkün mü abi hayatım seni.
Kamaştı göz fenerim laleler arkasında
Bir fincan bade doldur içeyim gül tasında
Köşk eyledim gönlümü otur gel ortasında
''''''Uzaktasın nazlı yar uzat elin tutayım
''''''Şakıyan bülbül olup pencerende öteyim
Zikrettin Karaca
| | |
|
Ummana Döndü
Zikrettin Karaca tarih 24.11.2010, 01:05 (UTC) | | Ummana Döndü
Bir damla yaş düştü gözümden suya
Düştü de sevdamız ummana döndü
Sığmadı deryaya sığmadı çaya,
Coştu da sevdamız ummana döndü
Daldı enginlere nehirler gibi
Büyüdü yüceldi şehirler gibi
Arşa yükselirken zahirler gibi
Koştu da sevdamız ummana döndü
Mesken mi eyledi yaylayı yurdu
Kuşlarla konuştu rüzgara sordu
uçup ta yüksekte bir dala kondu
Aştı da sevdamız ummana döndü
İbret olsun dağda esen yellere
Selam olsun sevda çeken kullara
Ördek gibi indim dipsiz göllere
Taştı da sevdamız ummana döndü
Zikrettin Karaca
| | |
|
Hükmün Nedir?
Zikrettin Karaca tarih 24.11.2010, 01:03 (UTC) | | ****Hükmün Nedir?
Mesih mi sin hükmün nedir? sen kendini ne sanırsın?
Gökten mi indi ecdadın? belki bir gün uslanırsın
Bir küçücük edep olsa, sen kendinden utanırsın
İşte meydan Buyur beyim şu nefsini doyur beyim
Habeş ten mi aslın senin ünlü mü sün yoksa ünsüz
Hangi boyadan endamın, soylu mu sun yoksa soysuz
Yok mu dur mekanın yurdun şehir siz mi yoksa köy süz
İşte meydan Buyur beyim şu nefsini doyur beyim
Ar tez yan mı su aldığın? debisi belli karanlık
Fehmi'n nedir cidarın ne fide mi yoksa ormanlık
Okyanus mu dur didarın kol boyumu hükümdarlık
İşte meydan Buyur beyim şu nefsini doyur beyim
Bil kendini ey fasih kul, yıkma bire bin verseler
Tene zül etme namerde, altından yatak serseler
Haklı isen çık meydana peşinden kalem kırsalar
İşte meydan Buyur beyim şu nefsini doyur beyim
Karaca der nefsim için kırk deve borcu yeğlerim
Doğrudan şaşmadım asla yalansız doğru söylerim
Hazineler peşkeş olsa emeksiz varı neylerim
İşte meydan Buyur beyim şu nefsini doyur beyim
Zikrettin Karaca
| | |
|
Belki Kavuşuruz
Zikrettin KARACA tarih 23.11.2010, 16:48 (UTC) | | Ciğer pare pare yollarım diken
Hasretin değil mi boynumu büken
Sende o kar bende bu dağ var iken
Belki Kavuşuruz canlar sağ olsun
Sabırla bekledik haftayı ayı
Yürek te sakladık ok ile yayı
Aşkla birleştirdik şehirle köyü
Belki Kavuşuruz canlar sağ olsun
Katlanma mateme katlanma yasa
Kaldır at dertleri kalmasın tasa
Ekledik sevdayı bin bir hevese
Belki Kavuşuruz canlar sağ olsun
| | |
|
Şehadet Duası
Emrah Ateş...Zikrettin KARACA tarih 09.11.2010, 21:07 (UTC) | | Her gece şehadet nöbetinde Bekledim
Bitlis uyuyordu Tatvan ve Ana dolum uyuyordu,
Yolumu bekleyenlerde uyuyordu
Bense Vatan şehadeti nöbetindeydim
Namert düşman kahpe pusularda duruyordu,
Alaca karanlıkta kir kor dağlarında yalnız çakallar uluyordu
Hele Rahvanın soğuklar yok mu?
Adamı ayak parmaklarından vuruyordu
Seni çok özledim sana hasretim Anne
Biliyorsun vatan için doğduğumu
Hadi kalk
Allah aşkına Ellerini kaldır semaya
Deli bir çatışmada şehit olduğumu
Gör ki sessiz kahramanların hassas ruhlarını bilsinler
Gör ki Vatan ne imiş o gün gelip görsünler
Bayrağa sarılı tabut içinde
Tıpkı bedrin aslanları gibi şanlı idi desinler,
Dün gece yine Şehadet nöbetinde idim?
Yine Tatvan uyuyordu yine Bitlis uyuyordu
Yolumu bekleyenlerde uyuyordu?
Nur ışığı Ay altında bir ben birde imanım dimdik ayakta duruyordu,
Korktuğumda şeytana uymaktan
Ve her ürperişinde tüylerim
Başımı maneviyatın eli okşuyordu.
Seni çok özledim sana hasretim Anne,
Canım son kez istiyor seni görmek
Bilmem Bana da nasip olur mu şehadet şerbeti içmek
Yediğim kurşunla sırat köprüsünden geçmek
Hamza Şehidi gibi
Cennetin kapısından içeri girmek
Ah Annem Ah
Bir hicret edebilseydim ona
Mekke den Medine gibi
Asya'dan Anadolu ya gibi
Ah Annem Ah
Bir Zafer suna bilseydim Ülkeme
İstanbul un fethi gibi
Olsam da er meydanın da bir nefer ölsem
La-ilahe illallah
Ker bela da Hüseyin
Surlar da Hasan gibi.
| | |
|
Doluyum Bugün
Zikrettin KARACA tarih 09.11.2010, 15:16 (UTC) | | Sığamam Dünyaya aya güneşe
Doluyum dostlarım Bugün doluyum
Hiç meylim olmadı ekmeğe aşa
Doluyum dostlarım Bugün doluyum
Altımda bir divan üstümde çatı
Eğreti bir temel kurduğum yapı
Dolandı boynuma sevdanın ipi
Doluyum dostlarım Bugün doluyum
| | |
|
|
|
 |
|
|
|
|