YÖRESEL KELİMELER

YÖREMİZE AİT ESKİ KELİMELERİMİZ

A

Ağartı : Peynir çeşidi.
Ağbun : Hayvan gübresi.
Ağıl : İnek, koyun gibi hayvanların yazın kapatıldığı, üzeri açık etrafı taş ve sırıkla kapalı yer.
Ağırsah: Yünü ip haline getirmede kullanılan alet.
Ahan: İşte.
Alaf : Hayvan yemi, kuru ot.
Altedmek : Yenmek, galip gelmek.
Anbele: İşte böyle.
Anık : Yemeklere pişme sırasında ilave edilmek üzere hazırlanmış olan yağ, soğan, salça, biber karışımı.
Apartuman : Apartman.
Aşgit : Hemen git.
Ayak yolu : Tuvalet.
Ayu : Ayı.

B

Bayah: Demin.
Bele: Böyle.
Beşine Girmek: İddaya girmek
Bıdırdanmak : Mırıldanmak.
Bığçı : Testere.
Bıldır : Geçen yıl.
Bibi : Hala.
Bileği : Bileği taşı.
Boşka : Kibrit paketi.
Boyna : Sürekli.
Boyunduruk : Öküzleri koşmada kullanılan kalın eğri araç.
Böcük: Böcek.
Böğürmek : Öküz bağırması.
Buğeri: Baca.

C

Cadı : Mısır unun.
Camuş : Manda.
Cecim: Küçük kilim.
Celep : Büyük baş hayvan sürüsü.
Cendek: Hayvan cesedi.
Cıbıl : Mecazi olarak fakir, sözlük olarak soyunmak.
Cıfıt : Ara bozan, her durumu kötüye yoran.
Cılga : Demir saban.
Cırbağa: Yaramaz çocuk.
Cırık: Yırtık.
Cırmık : Tırnak izi.
Cilip : İnce söğüt dalı.
Comcoc: Ipıslak.
Culuğ : Hindi.
Cücük : Kümes hayvanlarının yavrusu.

Ç

Çaput: Yırtık bez.
Çaşur : Turfan da iken toplanıp haşlandıktan sonra tuzla yenilen katık, bitki.
Çaynik: Çaydanlık.
Çekişmek : Kavga etmek.
Çelpeşük : Sakar, beceriksiz, elinden kaza çıkan.
Çeper : Bahçe kenarlarına yapılan çit.
Çerçi : Seyyar satıcı.
Çığırmak : Çağırmak.
Çığız: Mızıkçı.
Çırtma: Çelme.
Çimmek : Yıkanmak.
Çor: Öksürük.

D

Dağarcık : Çobanları azık koydukları torba.
Dal: Sırt.
Daldaşşak : Anadan hüryen.
Davar: Koyun.
Dızman: İri, kocaman.
Dirgen : Üç veya dört parmaklı demir ot toplama aleti.
Dobi: Şımarık çocuk
Don yağı : Eritilip dondurulan et yağı.
Döşek : Yatak.
Düğdi : Keser, balta ve çekicin bir şeyi dövmede kullanılan yumru ismi.

E

Elçek : Kapı elceği.
Enek: Sabanın toprak altından giden bölümü.
Enemek : Erkek hayvanı hadım etmek.
Enik: Kedi, köpek yavrusu.
Entari: Kadın eteği.
Ergen : Evlenme çağına gelmiş kız yada oğlan.
Esahmi : Sahimi,Gerçekmi.
Evelik : Yaprakları yemeklik olarak kullanılan bitki.
Evle: Öğlen.
Evlek : Tarlanın çizgili bölümleri.

F

Ferik : Tavuk adayı, cücüklememiş tavuk.
Fırfırik: Rüzgar gülü.
Fırt: Yudum, içe çekmek.
Fışkı: Davar gübresi.
Fingirdek : Hareketli, oynak.
Fistan : Genç kız elbisesi.
Fişne : Vişne.

G

Gargış: Beddua.
Gavar etmek : Tarlada ark üzerinde suyun yönünü değiştirmek için açılan ağız.
Gavur: Müslüman olmayan.
Gavurgu: Kavrulmuş bulgur.
Gem : Atın kontrolünü sağlayan demir.
Gendime : Kabuğu soyulmuş beyazlatılmış buğday.
Gergi : Ahırda hayvanları ayıran bölümlerden her biri.
Gıbdi : Cimri.
Gıdım : Azıcık.
Gıdik: Oğlak.
Gılik : Simit şeklinde ortası delik tandır ekmeği.
Gıllanmak: Yuvarlanmak.
Gop : Öküz arabasında Tekerleğin öküze değmemesi için kullanılan tahta.
Gopça: Düğme.
Gökgeçen : Bukalemun.
Göze : Suyun yeryüzüne çıktığı kaynak.
Gudik : Köpek yavrusu.
Gulüpe : Mısır veya bostanın beklendiği tarladaki üç tarafı açık üztü kapalı barınak.
Gunnamak : Yavrulamak.
Guzzik: Kambur.
Güman: İnanmak ,İnanç.
Güğüm : Metal su kabı.
Ğılez : Kertenkele.

H

Habire : Sürekli, devamlı.
Hacat : Madeni malzeme ihtiyaç.
Hatçi: Kovayla su taşımaya yarayacak çengelli iğne.
Hakoz : Sabanın tarlada açtığı iz
Haral : Büyük çuval.
Haro : Ambarda buğday konulan bölümler.
Hasut : Kıskanç, çekemeyen.
Haşıl : Bir cins mahalli yemek (mısır unundan yapılır)
Herif: Erkek.
Herk etmek : Tarla sürmek.
Hıngıldamak : Ağlamaya başlamak.
Hilaf: Boş laf.
Him : Bina için açılan boş temel.
Hoyrat: Çirkin.
Hozan : Ekilmeyip nadasa bırakılan tarla.
Hodağ : Çift sırasında boyunduruğa oturan kişi.

I - İ

Ihlamak : Zorlamak.
Işgın : Ağaçların körpe dalı.
İğ: Yünü ip haline getirmek için kullanılan araç.
İşmar etmek : Kaş göz işareti yapmak.
İsdikan : Çay bardağı.
İskambil : Sandalye.
İstol: Küçük sandalye.

K

Kabala: Tahmini miktar.
Kakül : Önden uzatılan saç.
Kamaşmak : Donup kalmak, Şaşa kalmak.
Kanayaklı : Yardıma muhtaç ihtiyar kadın.
Karartı : Gölge, kimliği belili olmayan belli belirsiz nesne.
Kartol : Patates.
Kaşka : Hayvanlarda alın tarafında bulunan renkli leke.
Kavut : Buğdayın sacda kavrulması.
Kelef: Yumak.
Kerti: Bayat.
Kıbla : Güney.
Kılavlamak : Kesici aletleri keskin yapmak.
Kırkat : Alıç.
Kırtik: Küçük parça.
Kolik: Boynuzsuz hayvan
Komba: Kafayı yere koyarak takla atmak.
Kontağ : Ahırda hayvanların altına döşenen ağaçlar.
Kopça : Düğme.
Kor : Görme özürlü
Kora : Tırpan tutamağı.
Koraraba : Kağnı, öküz arabası.
Koş: Su tası olarak kullanılan içi boş saplı kabak.
Koşat : - Keçinin bir yaşında olan erkeği.
- Evlerin üst bölümüne atılan ara tomruk.
Kota : Makara.
Kotoş : Kurutulmuş taze fasulye.
Kozik: Kuzu ve dananın yattığı yer.
Kösevi : Yanmış ve kömürleşmiş kor ateş.
Köstek : Saat zinciri.
Kötek: Dayak.
Kumaç : Dürüm.
Kurik : Atın yavrusu.
Kurna : Musluk.
Kuşğana : Tencere.
Külek : Ağaçtan yapılmış su kovası.
Kürün : Su yalağı, ağaçtan oyularak yapılan.
Küskü : Mısır tanesini ayırmak için düğme sopası.

 

 

L

Lal: Dilsiz.
Lazut : Mısır.
Legen : Leğen çamaşır yıkanan kap.
Lobiya : Fasulye.
Loda : Bacalara yığılan büyük ot yığını.
Lom : Manivela.

M

Malcılık : Hayvancılık.
Maşlamak : Danayı emzirmek.
Mehil : Sınırlı süre.
Merek : Ot ve saman gibi hayvan yeminin doldurulduğu depo.
Meymenetsiz : Suratsız, çehresi bozuk.
Mığ : Çivi.
Mırık : Balçık.
Mismil : Eti yenen hayvan.
Mozik: Dana.
Mukayyet ol: Kendine sahip ol

N

Nacak : Balta.
Nahır : Mal Sürüsü
Namazlık : Seccade.
Nene: Nine.

O

Oklavi : Oklava
Otağ : Çift sürerken boyunduruğa oturan kişi

P

Peg : Üzeri sökülmüş bir yapının duvarlarından arda kalan kısmı.
Peke : Odalarda yüksek yapılı oturma yeri, sedir.
Paklama: Temizleme.
Perk: Katı.
Peşğun : Tahtadan genellikle daire biçiminde yapılan yer sofrası.
Peşkir : Havlu.
Pırtı : Manifatura.
Pırtıcı : Manifaturacı.
Pısırık : Çekingen.
Pıskırmak : Hapşırmak.
Pısmak : Sinmek.
Pin : Kümes.
Pingel : psikolojik olarak tavuğa güven veren ve aynı yere yumutlamasına sebep olan yumurta.
Pirpirik: Semiz otu.
Pisik : Kedi.
Pungar: Çeşme.

S

Sahan: Tabak.
Salım : Nezle, grip.
Salma : Vergi,Salıverme.
Salor : Yabani erik.
Sambağı : Samileri birbirine bağlamada kullanılan yün örme ip.
Sami : Öküzü boyunduruğa bağlamak için kullanılan eğri çubuk.
Sarı erik : Kaysı.
Sarı yağ : Tere yağı.
Selgah : sel yatağı.
Seğirtmek: Koşmak.
Sıçan : Fare.
Sıfatsız : Çirkin.
Sıpa : Eşeğin yavrusu.
Sırım : Deriden ip.
Sıvışmak: Gizlice gitmek.
Sini : Büyük tepsi.
Sitil: Bakraç
Sögüt : Söğüt
Sücük: Yoğurt suyu

Ş

Şaplak : Tokat.
Şart olsun : Yemin olsun.
Şımışka : Ayçiçeği, çekirdek.
Şoğurtli: Salyalı.
Şımışka: Çekirdek

T

Tapan : Ekilen tarlanın yüzeyini düzeltmek için kullanılan kalas.
Tavatır : Bol, çok iyi.
Tavlı: Besili.
Tays: Sağa sola yanaşma (hayvanlar için kullanılır)
Tebelleş olmak : Musallat olmak.
Tehne: Issız, boş.
Tentene: Dantel.
Terk: At arabası.
Ters : Gübre, dışkı.
Teşi: Ağaçtan yapılmış yün eğirme aracı.
Tevek : Bitki sürgünü.
Tığsırmak : Aksırmak.
Tipi : Sert esen rüzgar.
Toklu : Bir yaşında erkek koyun.
Tomarin: Bütün.
Tögel: Yonga, talaş.
Tuluğ: Tulum.
Tuman : Kilot, don.
Tükan: Dükkan.
Türidi : Azgın, afacan çocuk.
Tüt : Dut.

U - Ü

Urgan : Kıldan yapılan kalın ip halat.
Urup : Tahıl ölçeği, şinikin yarısı.
Uylaşmak: Uzlaşmak.
Ürümek: Havlamak.

V

Vallah : Yemin sözüdür.
Velveleci : Yaygaracı.
Viyağlamak : Acılı ses inilti.

Y

Yarma : İri yapılmış ağaç mertek.
Yaşmak: Yüz örtüsü.
Yavan : Yağsız yiyecek.
Yayılmak: Otlamak.
Yaymak : Hayvan otlatmak.
Yolak : İnce yol.
Yonga : Ağaç talaşının irisi.
Yüklük : Yatakların konduğu gömme gardırop.

Z

Zağar : Küçük köpek.
Zebellah : İri yarı, çok büyük.
Zemberek : Saat zili.
Zıngıldamak : Sızlanmak.
zıpır : Züppe.
Zırzavat: Belli belirsiz birçok eşya.
Zırzop : Sözünü ve davranışını bilmez, düşüncesiz.
Zırza : Kapının aşırma kilidi.
Zibil: Çöp.

 
 

 
SAAT
 
SON DAKİKA HABERLERİ
 
ŞİİR ANTOLOJİM
 
Şiirlerimi okumak için tıklayın.
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol