FIKRALAR

bayrak3.gif



  

Zamanın birinde Tortum Büyük resim için tıklayınız
Gölüne  bir vatandaş düşer fakat kimse cesaret edip çıkaramaz. Bizim cesur tortumlu atlar göle ve büyük uğraşlardan sonra adamı kurtarır ve kıyıya çeker fakat oda ne kurtardığı adamı göle geri atmazmı. Adam boğulur niye böyle yaptığını soranlara gururla cevapverir.


- Eee atalarımaz nedemiş "İyilik yap denize at. Balık bilmezse Halık bilir."

 ILK OTUBUSA BİNMİŞ

Hayatında hiç otobüse binmeyen Tortumlu birgün istanbul'da işi çıkar ve istanbula gitmek için bilet alır hemde en önden. Otobüs tam Esenler otogarına girerken vitesi kırılır. Tortumlu dayanamaz ve şöförün yanına giderek:

- Gardaş bir şey demiremde, onun başına bir hal geleceği belliydi . Taaa Erzurumdan başladın buraya kadar oynadın
  ESKERİYE MEVZERİ

Tortumlu'nun biri eşeğe yüklediği dutu    "batmanı 2.5" diye bağırarak satıyordu.Biri  kulağına eğilip "kilosu gaça" diyende:
-Niye baba ele egilib gulağıma fısıldirsan, hoç esgeriye mevzeri satmiram; tut satiram!

 

 

 


UYANIK KAYSERİLİ

Kayserili yahudi ticareti [#10877]
Gezgin bir yahudi'nin yolu kayseriye düşer yahudi her gittigi şehirde bir şekilde ticaret yapar ve para kazanır yoluna devam edermiş,burdada bir iş yapmak istemiş,yürürken düşünüyormuş ne yapabilirim derken bir bakmış dilenci kaldırımda oturmuş dileniyor önündeki tas'ı görmüş tas antika kafayı takmış ona ileriden dönmüş adamla laflamaya başlamış derken yahudi ben hayvanları çok severim bana bu tastan süt içen kediyi satarmısın demiş adamda neden olmasın satarım demiş yahudi sormuş kaç lira istiyorsun demiş, dilenci 500 lira istiyorum demiş yahudi yuh demiş bu kedi okadar etmezki demiş işine gelirse demiş dilenci,yahudi düşünmüş hesap yapmış ben butası 500 liraya alırım 750 liraya satarım der ve tekrar dilencinin yanına giderek ver bakalım kediyi der 500 lirayı sayar verir ve kediyi alır gider 1 gün sonra tekrar gelir bakar dilenci orada oturuyor,kediyle yanına giderek arkadaşım bu kedi dünden bu yana hiç bir şey yemedi herhalde alıştı bu kaptan süt içmeye,dilenci derki ne yapabilirim,yahudi şu önündeki tas'ı versene bana demiş dilenci neden demiş,yahudi kedi bir şey yemiyor alışmış verde yemegini onda yesin ,dilenci 500 lira ver vereyim demiş,yahudi ya bu tas o kadar etmezki demiş düşünmüş tas 750 lira ikisinin toplamı 1000 lira demiş sonra al ozman kedini ver paramı demiş,dilenci veremem demiş ,yahudi neden diye sormuş,dilenci ben tas'ın sayesinde günde 10 tane kedi satıyorum demiş,yahudi bir daha kayserinin yakınından bile geçmemiş.da siz denize girersez orucuz bozulmaz. Amma deniz size girerse orucuz bozilir. Ona göre...
 ERZURUMDA ILK BİLGİSAYAR
 ISLIKÇI USTA
 Adam kaçak bir gece kondu yapmaya karar verir,fakat usta bulmakta sıkıntı yaşar.sağa sola sorar ve nihayet  birileri soyler ya,bizim hasan ustaya yaptıralım derler,ama hasan usta biraz tembeldir adam usta bulamadığı için buna razı olur,yanlız binanın bir an evvel bitmesi lazım hasan usta başlar,iki tuğla koyar,durur karşısina geçip islık çalar güzel oldu anlamında,tekrar iki tuğla koyar tekrar islık çalar bu bir müddet devam eder,yaptıran adamın canı sıkılır ustam gözünü seviyim biraz çabuk çalışta ıslığı ben çalayım.zikrettin karaca.
 
 BURDAYIM DOKTOR BEY.
Adamın biri eşiyle beraber doktora gitmiş ayağında bır ağrı oldugundan dolayı filmi çekilmiş derhal doktorun yanına gitmişler tabi filmler(diken)daha dokturun eline ulaşmamış.
Doktora filmi çektirdiğini söyler,doktorda hemşireye;
-'kızım nerede bunun dikeni'diye sormuş.
Eşinin yanında durmakta olan erzurumlu;
- 'burdayım doktor bey'diye
 BİZİM HANIMIN ADI NEYDİ NAZİF.

ERZURUM OLUR İlçesinin bozdoğan köyü eski ismi mohoş.burda gelen geline ismiyle hitap etmezler nerden gelmişse o koyün ismiyle hitap ederler,örneğin hükamlı gelin salaçurlu abla inesetli abla,gibi yusuf amcada cülekerden evlidir eşine cülerkeli abla diye seslenirler aşağı cülekerli yukarı cülekerli,zaman gelir olurdan nüfüs müdürlüğünden bunları çağırırlar ev halkı sırayla kayıt altına, almak için sıra yüsüf amcaya gelir kendi ismini yazdırır,eşine sıra gelir düşünür aklına bir türlü gelmez,cülekerli der nüfüs memuru ya böyle olurmu bu kadının bir ismi vardır,yusuf amca nazif amcaya döner ula nazif bizim karının ismi ne idi oda zinet,zinnet der,ve kayıdını bu şekilde yaptırır.

 ELEYSE NEYE DURDUN
 YADİGAR KILDIRSIN.

MOHOŞ.Köyü halkından ALLAH,rahmet eylesin bektaş karaca yadigar amcayla olurun sumat köyüna giderler izzet ağaya misafir olurlar o köydede kimde misafir varsa orda toplanır hoş beş muhabbet o biçim satler ilerler yası namazı olur ya bari namazımızı cemahatla kılalım ama namazı kim kıldırsın derlerken bizim bektaş karaca yadigar kıldırır,yadigar amca kızarır bozarır bu teklifi kabul eder fakat namaz kıldırmasınıda fazla bilmez,sünnetler kılınır sıra farza gelir müezin kamet getirir farz namazı başlar,yadigar amca fatihayı okur zemi süre okuyacak bir türlü aklına süreler gelmez ettayyatü süresini okur.arkadan bektaş karaca,oku bakalım oturduğumuz zaman ne okuyacaksın.zikrettin karaca

 İNDİN SANDIM
 RAMİS AMCA
 MOHOŞTAN, yine rahmetli bektaş karaca ve ramis amca beraber kurbete giderler artvine orda bir ev bulur kalırlar.ve iş aramakla meşküller bir türlü iş bulamazlar,parada kalmamış çalışmaları lazım,lakin artvinde bir direk dibi derler işi olmayanlar burda beklerler günlük işlere mütait gelir burdan işçi götürür,o arada bir mütayıt gelir yanlız bunlar kalmış burda bunları mersedes taksi ile alır götürürken adamlar mersedese hiç binmemişler ramiz amca gayet kuruntulu bir şekilde havalı havalı otururlar elbiseleri yırtık suratlari asık ne kadar şişseler halleri belli,nihayet patronun evinin önüne inerler.patronun hanımı balkondan seslenir,bula,bula bunlarımı buldun, patron ne yapiyim bunlar kalmış başkada kimse yok bektaş karaca ramis amcaya döner ,ramis ne oldu havan birden bozuldu.zikrettin karaca
                        HELBET
 Gürcükapıda sıra sıra müşteri bekleyen faytonlardan birine kibar bir adam yanaşarak faytoncuyan "binebilir miyim" diye sorunca faytoncu:
-Helbetde binebülürsen, dedikten sonra kendi kendine söylenmeye başlar:
-"Vola bu dünyada da ne tevür adamlar var; hem para verir hem de binebülürmiyem diye sorir. Sormiya ne lüzüm, parasıni verdıhdan sonra teyyariya bile binebülürsen.
 
 KURŞUNLARA GELESİZ.
MOHOŞ,Köyünden, mustafa çalışkan orili zeki enişte ,muhsın bulut ,ve ismini sayamadığım daha bir kaç kişi. bunlar bursada,mustafa gilin evde otururlarken ,sohbet ilerler muhabbet o biçim,o zaman radyo``dan istek istemede, modadır zeki enişte derki ula gelin bizde hanımlara süpriz yapalım radyodan bir türkü isteyelim,başlarlar düşünmeye acep ne istesek, bunu, istesek şunu istesek,son olarak mustafa,  ,düşündüğünüz şeye bakın,burhan çaçandan kurşunlara gelesizi isteyin.olsun bitsin.zikrettinkaraca.azbuz.com
AT SÜRATLI
Köyde bir dolma nene diye yaşlı kadın vardı .
Köye gelen gelinlerin hepsinde bir noksanlık bulur onları o isimle cağırırmış .
Örnek naylon rebiye, kel sevim gibi.
Köyün ağası oğlunu evlendirip köye yeni bir gelin getirecekmiş .
Dolma neneyi davet etmiş yedirip içirdikten sonra demişki .
Bak dolma nene sakın bizim geline lakap takmıyasan. Dolma nene yo viş oğul ele şey olurmi ben heç bir gusur bulmam demiş ve ayrılmış. Ağa düğünü yapmış gelini getirmiş dolma neneyi çağırmış.
Dolma nene nasıl gelin demiş. Dolma nene
- oğul ben gelini ey buldum güzel buldum amma aşşaği mehlenin garilari at suratli demeseler
 KEDİ
Bir gün bir erzurumlu ile bir rus kahvede konuşuyormuşlar.Rus demişki
_Bizim memlekette hava o kadar soğuk olur ki arabalar buz olur demiş.
Erzurumlu bunu duyunca altta kalmamak için demişki
_Ola kardaş sen ne diyirsin hele geçen kış bizim dama bir pisik çıkmış aşşağı düşerken soğuktan donmuş yaz gelincede miyavlayarak düşüp öldü
 BU KÜFÜRMÜDÜR OĞLUM.
MOHOŞLU rahmetli terzi amca köyde sevilen birisi millet hep onların konağında akşamları toplanırlar bol bol söhbet ederler,tabiki, bu aradada terzi amca yeni sakal bırakmış işte millet hayırlı olsun güle güle kullan falan derler,o arada oğlu orhan derki baba himi sakal bıraktınya artık küfür söylemesin tabi oğlum artık sakalı şerifimiz var küfür bize yakışmaz,bundan böyle sünnetler uymak lazım günler geçer terzi amca laşetlere çayır biçmeye giderler,yanlarında bır kaç kişide mevcut bu arada orhanda ordadır,terzi amca zikrettinden bir tırpan ister oda kor bir tırpan verir bunlar yola koyulurlar ve çayıra ulaşırlar,tırpanları dover biçmeye başlarlar,terzi amcanın tırpanı bir türlü kesmez,bu kızar bağırır çağırır dayanamaz basar kalayı,orhan başlar hani baba sakal bırakmiştın küfür söylemeyecektin oğul bu küfürmü,bu küfürmü.....zikrettin karaca
 
 
MOHOŞ,Zikrettin oltu merkez sağlık ocağında görev yaparken,arkadaşlarından birisi çok borçlanmış. gelen ,giden onu sorar,birgünde yine birisi gelir yanlız borçlu ,adamın geldiğini görür ve zikrettine yalvarır gözün seviyim,zikrettin ben kapının arkasına saklanayımda adam sorarsa yok dersin o, da  tamam der ayıpsın bana güven ve alacaklı içeri  girer,sorar  şü bey burdamı  kapının arkasında der. 
 
 

Sirhat [kaçak hayvan] malın çok,rüsüm [vergi]ağır olduğu cumhuriyetin ilk yılları,bilhassa 1940``ların despotiziminde,anlaşılacağı veçile hayvan rüsümlerının fiyatının fazla olduğu yıllarda olurun[mohoş]bozdoğan köyü halkı,devletten habersiz olarak bir tosun keserek etini paylaşırlar,kafasınıda kaybederler.Devletten yetkili kimse gelir sorarsa dememeyi kararlaştırırlar.ne varki yapılan ihpar üzerine devlet yetkilileri gelir,soruşturmaya başlarlar.ve derlerki bize gelen ihpara göre siz bu tosunu kesmiş yemişsiniz.nerede bu tosunun kafası,hiç olmassa kafasını getirin derler.köylüler önceden kılmış olduklar kararla,kimisi bu tosunun kafası yoktu kimisi,bu tosun böyle başsız idi.hiç birşeyden haberleri yokmuş gibi inkar ederler.ve bu adli mercilere intikal eder.ve köylüyü mahkemeye çağırırlar,üçer,beşer kişi ifade için mahkeme salonuna alınırlar,hakim kime sorarso efendim tosunun kafası yok idi.hakim bunlarla başa çıkamaz,ve berat kararı verilir.onun için mohoşlular,ser verir sır vermezler......bu fıkra ayhan şahin hocanın olur fıkraları kitabından alınmıştır.şahat kaya anlatım

 AYNİ İNSANA BENZİR
erzurumlunun biri anlatir bugün bir karslı cördüm ayni insana benzirdi.
 BENİM HANIM SAĞIR
Bizim arkadaşlardan ahmet bey çok mizahsan bir arkadaştır,bunlar hanımıyla istişare ederler bursaya tayin isterler,gün gelir ahmet beyin tayini bursanın orhan eli ilçesine çıkar.evlerini toparlar,bir arabaya yükleyip bursanın yolunu tutarlar.ve 24,saat sonra orhan eline varırlar ahmet bey önceden evini tutmüş hemen taşınırlar,gel zaman,git zaman ahmet beyişe alışır arkadaşlar edinir,fakat evde kadın cağız yanlızdır kimseyi tanımaz bilmez garibim.birgün ahmet beye derki bey senin arkadaşlarından,eşi ev hanımı olan vasa beni tanıştır bizde onlarla zaman geçirelim, tamam hanım der ben bir araştırayım.bakayım kimin hanımı ev hanımı,gün gelir afyonlu bir sağlık memurunun eşiyle tanıştırmak ister.tabi bu müzip ahmet bey.ya hanım tanıştıracam ama adamın hanımı sağır konuşurken çok bağıman lazım.olsun ahmet bende yüksek sesle konuşurum..bunlar misafirliğe giderler,arkadaşının hanımı bunları kapıda karşılar ve içeri buyur eder.hanımını onden gönderir,arkadaşının hanımınada aynı sözü söyler.yenge eşimin kulakları sağırdır hani söyleyyim dedim olsun abi bende yüksek sesle konuşurum der.vel hasıl içeri girerler,hanımların ikiside bağıra bağıra konuşur,arkadaşı hanım ne bağırıyorsun karşında sağırmı var.
 
 
MOHOŞ.mustafa çalışkan.1980,yılları orman muhafaza memurlarının,rağbet gördüğü yıllar,köy muhtarının odasında ,köyün gençleri ve orman muhafaza memurlarıyla beraber oturlarken.bir kağıt oyunu çıkarırlar.yenilen kişiler yenenlere,horoz kesecekler.tabi oyun başlar ,mustafa gilin gurup yenilir.bunlar horozu alacaklar,horoz, kimde var konuşurlarken,sonunda yıne köyün sakinlerinden ,nezarettin bektaş,larda var fakat bu kardeşimizde ,abisinden habersiz,satması mümkün değil,eee,gece artık gençler ahırın önünde beklerler,nezarettini razi etmek için uğraşırlar fakat bir türlü yola gelmez.mustafa devreye ,girer arkadaş horozu dışarı bırakta bari bir maşallah diyelim. zikrettinkaraca.azbuz.com

 ES RÜZGAR ES
BİR GÜN DADAŞIN BİRİ ÖYLE BİR DAYAK YEMİŞ Kİ AĞZI BURNU KAN İÇİNDE,GÖMLEĞİ.PANTOLU YIRTILMIŞ BİR ŞEKİLDE YOLDA YÜRÜYORKEN ÜÇ TANE KIZ KARŞISINA ÇIKMIŞ.O ARADA ÇOK ŞİDDETLİ BİR RÜZGAR ESMİŞ.BİZİM DELİKANLI KARDEŞİMİZDE KIZLARA HAVA ATACAK YA BAŞLAMIŞ BAĞIRMAYA:ES DELİ RÜZGAR ES DADAŞIMIN BAĞRINA DİYE SESLENMİŞ.RÜZGAR BİRAZ ŞİDDETLİ ESİNCE YETER ESTİN RÜZGAR SIÇTIN DADAŞIMIN AĞZINA DEMİŞ
 ZİKKIM YESİNLER
MOHOŞ.Bizim mustafa yine birgün çayırları biçmeye ırgat,toplar sonunda köyün gençlerinden,zikrettin,nizam,hakkı,orhan,ensar,daha ismini sayamayacağım bir takım arkadaşlar,bunlar beraber laşetler, denen bölgeye çayır biçmeye giderler.biraz dinlendikten sonra kalkar,herkez kendi tırpanını,döverler,ve çayır biçmeye başlarlar,kavaltı saatı gelir mola verirler,kavaltıdada pişi vardır fakat pişilerin bır kısmı yanmıştır.orhan mustafaya oğlum bu nebiçim pişi hepsi yanmış,mustafanın cevabı hazırdır,bende pişilerin yandiğini gördümde,anneme söyledim anne bu pişiler yanmış arkadaşlar nasıl yiyecekler,anemde dediki oğul,zikkim yesinler onlari zaten ne biçeceklerki.zikrettinkaraca.azbuz.com
 
 
MOHOŞ,gençler köyde kışın bir araya gelir eğlenirler,oynarlar zıplarlar,karınları acıktığındada,köyde kimde, meyve çok olur,kimde yemeğimizi yiyelim bunu çok iyi bilirler.birgün yine eğlenirler,bu seferde canları meyve yemek ister.meyve kimde olur,kazim abi gilde,fakat meyveler anbarda,anahtarıda zikrettin bulacağı bir yere koyar,anbarın sahibine bile yerini zikrettin gosterir,bu arada kazim abinin annesi anbarın anahtarını arar bir türlü bulamaz,o arada zirettin yoldan geçer bakarki lalizer nine bir şey arar ona sorar.nine ne arıyorsun,oğul anbarın anahtarını arıyorum faktat bir türlü bulamıyorum.tabi zikrettin anahtarın yerini biliyor,hemen anahtarı alır lalizer,nineye verir.nine eve gider,bey ine derki bey ALLAH,razı olsun bektaş abinin oğlundan,üç seferdirde o bulup anahtarı veriyor,evin beyi uyanıktır kız ALLAH belanı vermesin tabiki anahtarı o sakliyoda ondan hemen bulyuyor.www.zikrettinkaraca.azbuz.com

Saf bir Erzurum'lu sehirlerarasi otobüs yolculugu yaparken mola yerinde otobüsünü sasirmisti. Anonsu duyunca kalkmakta olan otobüsten içeri dalip seslendi:

-Dadaslar hele bir bahin ben bu otobusun yolçusu miyam.

 

 EŞŞEĞİN SIPASI KAYIP

Narman'lı iki acemi avcı uzakta bir tavşan görüp ateş ettiler. Vakit akşam üzeriydi, alacakaranlıktı. Aleleacele soyup ateşte kızarttı bir güzel yediler. Üstüne de birer cıgara tellendirmişlerdi ki yanlarına biri yaklaşıp selam verdi. Gelen, kızılcık satmaktan dönen bir Tortumlu idi.

-Ağalar sabah giderken eşşegüm buralarda guzlamuş(yavrulamıştı) idi, heş gördüüüüz?

İki avcı birden gözgöze geldiler. İçlerinden biri mırıldanıyordu:

-"Odur oooo!"

 
HORKETLİ CAFER AMCA.OĞUZKENT.KÖYÜ HALKINDAN.
 
Cafer amca genç zamanı cafer amca askerlik zamanı gelir her türk vatandaşı gibi askera gider. ve askerlik biter köyüne döner köyüne döndüğünde.babası hoş beş daha sonra söhbet başlar.babası derki oğlum bir kaç gün dinlende sevkar köyünden bir inek satın aldımda onu getir der.tabi bir kaçkün dinlendikten sonra.ineyi getirmeye karar verir.o zaman araba falan yok babası derki oğlum böyle yürüyerek gideceksin bari eline bir sopa al kendini köpeklerden koruyasın.buda eline bir sopa alır yola koyulur.az gider çok gider yolda bir yolcuya raslar selam verir bir süre sohbet ederek yürürler.adamda başka bir köyden deri tuluk derler tuluklarla pekmez yüklemiş atına satmaya götürür yanlız atın yükü bozulur.Düzeltmek için cafer amcadan yardım ister.Cafer amca yükü düzeltmek için elindeki sopayı atın terkisindeki tuluğa batırır ve tuluk delinir pekmez akmaya başlar.Pekmezin sahibinin haberi yoktur bundan.daha sonra cafer amca hatasını anlar ve yol arkadaşından ayrılmaya karar verir.Biraz yürüdükten sonra  bir köye yaklaşır.Fakat karnı acıkmıştır.İçinden şöyle geçirir;'köye girdiğimde ilk ev kiminse ona misafir olucam' der ve ilk evi gördüğü zaman kapısının önüne gider.Zaten karnı acıkan cafer amca kapıyı çalar .Bir müddet bekledikten sonra kapıyı yaşlı bir teyze açar.teyze bütün misafirperverliğiyle cafer amcayı evine alır ve yemek ikram eder.Cafer amca karnını doyurur ve bir müddet teyzeyle sohbet ettikten sonra evin beyini sorar.Teyzede beyinin pekmez getirmek için gittiğini söyler.Cafer amca evhamlanır ve derki;teyze ben kalkayım başka işlerim var .Tam bu sırada kapı çalar .Kapıyı çalan teyzenin beyidir.İçerdeki cafer amca  teyzenin sesiyle irkilir.Teyze beyine seslenir;bey bu ne hal ,pekmeze ne oldu der.Adam bitkin ve oldukça sinirlidir.Adam öfkeli bir sesle hanım ;yolda bir gençle karşılaştım,atın yükü bozulmuştu ve o gençten yardım istedim ama keşke istemez olsaydım,yükü düzeltmek isterken pekmez tuluğunu patlattı ve pekmezin çoğusu yerlere aktı der.bu arada adam bi taraftanda küfürleri savuruyordu.hanımı adama;Bey küfür etme içerde misafirimiz var der ve teyzeyle adam içeri geçerler ve ne görsün içerdeki adam yolda pekmez tuluğunu patlatan adamdır.Cafer amca adamı görünce oldukça şaşırmış ve öyle kalmıştır.Cafer amcayı karşısında gören adam iyice öfkelenir ama daha sonra tanrı misafiri olduğu için cafer amcayı affeder.Biraz sohbet ettikten sonra kapı çalar.Adam kapıyı açar ve karşında duran komşunu oğludur.Çocuk;Amca ablamın nişanı var seninde gelmen lazım der.Adam misafiri olduğu için gelemiyeceğini söyler ve çocuk gider.Bi müddet sonra çocuk tekrar gelir .Bu sefer adam çocuğu kırmaz tamam der.Adam cafer amcaya ; biz hanımla nişana gidiyoruz yanlız ahırda ineğimiz hasta ona göz kulak ol der.Cafer amcada bunu kabul eder.bi müddet sonra uykusu gelen cafer amca yatmaya karar verir.Tam bu sırada elektrikler kesilir ve karanlıkta kalır.Bu arada ahırdan sesler gelmeye başlar.cafer amca iyice korkmaya başlamıştır ve birden hasta inek aklına gelir onun ölebileceğini düşünerek bir bıçak bulur ahıra doğru koşamaya başlar ve ineği keser eve döner.Biraz zaman geçtikten sonra ev sahibleri eve dönerler.Adam cafer amcaya sorar ;oğlum ineğe bakabildinmi der.Cafer amcada gururlanarak adama döndü ve şöyle dedi;inek ölmek üzereydi ve bağırıyordu  bende ahıra gidip ineği kestim der.Adam hadi gidip bi bakalım der..Birlikte ellerine el feneri alarak ahıra inerler ve adam gördüğü manzara karşında donup kalmıştır.Meğer bizim cafer amca inek yerine sağlam atı kesmiştir.İnek ise bıçaksız ölmüştür....YAZAN:Zikrettin KARACA
UYANIK ERZURUMLU
 
ERZURUMLU,KARSLI,BAYBURTLU,Bunlar arkadaşlar fakat erzurumlunun karslı ile arası biraz limonu,gün gelir yaşlanırlar ve üçüde hakkın rahmetine kavuşurlar,mizahya bu öteki dünyada cehennemin kapısında üçüde bir araya gelirler bu arada kapıda büyük ,sim siyah elinde topuzuyla bekleyen bir zebanı var günahan göre topuz yiyiceksin,bizim erzurumlunun aklından bin bir türlü pilanlar geçmektedir,karslıyınan dünyada ikende iyi geçinemezdik buna nasıl yapemki biraz fazla kırbaşvursunlar,düşünürken zebani bağirir sıradakiiiii,erz,bayburluya döner ula sen bir get bakki bu neye bağirer bu kadar zavallı baybutlu gider,zebanı sorar kaç kırbaca dayanırsın bayburtlu arkadaşlarına bakar gibi erz ula 50.eli de elli,bayburtlu derki,50,tane vur fakat bir isteyim olacak rahmetlik anamın bir yorganı vardı ben onu çok severdim onu sırtıma bağlıyayımda ondan sonra vur tamam der zebani topuzu vurdukça yorgan parça,parça olur.sıra karslıya gelir,zebanı sorar sen kaç kıbaca dayanırsın,yine erzurumluya döner.200,de ula,200,çünkü kırbaç ne kadar fazla yersen günahlardan daha erken kurtarıyosun,bununda isteyi sorulur buda ben sağıken bizim bir danamız vardı ben onu çok severdim o da öldü ama derisi durur bende onu sırtıma bağlayayımda,bu teklif kabul edilir zebanı vurdukça deri param parça olur.sıra erzurumluda,erz,zebaniBEG,ben dadaşim 2000,ikibin kırbaca dayanıram benimde bir isteyim var karslıyı sırtıma bağlarsam.zikrettin karaca.

alacaklı

İstanbulun eski devirlerinde azınlıktan bir tüccar Jacob Efendi; nasıl olduysa müslüman bir tüccardan borç alır ve bir türlü ödemez. Haftaya, yok öbür haftaya derken bizimkini oyalayıp durur, sonunda bizimki Jacob Efendinin kapıya dayanır borcunu ödemesini ister. Öderdin ödemezdin derken bizimkinin kafası bozulur açık pencereden uzatır Jacobun kafayı dışari, geçer arkaya başlar bi güzel düzmeye.
O sırada pencereden öğle namazı için salına salına camiye giden imami gören Jacob efendi eli yüzü kan ter içinde, telaşla bağırır imama
-İmam efendiiiii, acele edesin be bre, öğle namazi vakti geçmek uzeredir. Okuyasin hemen su ezani.
İmam kaldırır kafayı pencereden kafası görünen Jacob Efendiye seslenir.
- Yahu Jacob Efendi, sana ne bizim ezan vaktinden. Müslüman olmadığına göre sana ne ezan vaktinden ?
Jacob efendi zar zor cevap verir:
-Öyle demeyesin be imam efendi, bizim de vardir icimizde bir parcacik muslumanlik !!!


mucizeler

Bir Yahudi, bir Hristiyan ve bir Müslüman kimin daha çok dindar olduguna dair tartisiyorlarmis.
"Çölün ortasinda devemin üzerinde gidiyordum" demit Müslüman."Aniden, nereden geldigi belli olmayan çok büyük bir kum firtinasi koptu. Devemin yanina uzandim, deveyle birlikte kumlara daha çok gömüldükçe, gerçekten sonumun geldigini düsündüm. Ama, Allah 'a inancimi yitirmedim. Dua ettim, dua ettim ve aniden etrafimdaki on millik alanda firtyna durdu ve ben köyüme dönebildim.
Hristiyan , "Bir gün okyanusta küçük bir kayikta balik tutarken, dev bir firtina koptu. 2 metre boyunda dalgalar! Gerçekten sonumun geldiiini sandim. Tanri 'ya dua ettim, dua ettim ve sonra etrafimdaki on millik alanda firtina dindi, ben karaya çikabildim."
Yahudi anlatmaya baslamis. "New York sehrinin ortasindayken, yerde siyah bir çanta gördüm. Çantanin içine bakinca parayla dolu oldugunu gördüm. Cumartesi günü oldugundan ve bizim bu kutsal günümüzde paraya el sürmemiz yasak oldugu için, gerçekten sonumun geldigini düsündüm. Ama, inancimi yitirmedim. Dua ettim, dua ettim ve aniden, etrafimdaki on millik alanda "Sali" oldu

Önce Kaçanları 

Akıl hastanesinden iki deliyi salıvereceklermiş. Doktorlar kendi aralarında,
- "Şunlara son bir test yapalım da görelim akılları başlarına gelmiş mi." demişler...
Bunun üzerine iki deliyi bir masa başına çağırmışlar. Masanın üzerine bir kavanoz dolusu siyah zeytin, bir kavanoz dolusu da canlı hamamböceği dökmüşler ve,
- "Buyrun beyler, yiyiniz." demişler...
Delilerden bir tanesi hemen zeytinlere saldırmış, ötekisi araya girmiş,
- "Önce kaçanları yiyelim, öbürleri nasıl olsa duruyor!"
üçkere üç

doktor 3 deli arkadaşın kavuşuna gider ''size 1 soru soracam bilen çıkacak'' der. 1.deliye sorar üçkere üç kaç eder? der. 1.deli cevap verir:''399'' kaybettin der ve o kalır sıra 2. delidedir doktor yine aynı soruyu sorar üçkere üç kaç eder? der. 2 deli cevap verir: ''cumartesi'' doktor: ''sende kaldın'' der. sıra 3. delidedir doktor yine aynı soruyu sorar: üçkere üç kaç eder ? der. 3. deli biliyorum diye bağırır doktor söyle bakalım der . delide: '' 9'' der doktor şaşırı ve nasıl buldun diye sorar delide: ''ne varki ondan kolay'' der. ''açıklıyorum'' der. 399' dan cumartesi' çıkardım der ANAHTAR SENDE DİMİİİİİİİ

bir gün doktorlar 3 deliyi testten geçiriceklermiş.
bu yüzden duvara bi kapı resmi çizmişler.doktorun biri:
-birinci deli gelsin,demiş
deli gelmiş açmaya çalışmış çalışmış açamamış.
diğer doktor:
-ikinci deli gelsin,demiş
oda zorlamış zorlamış ama kapıyı açamamış
doktor:
-üçüncü deli gelsin,demiş.
o durmuş durmuş sonra açmaya çalışmış.açamayınca biraz durmuş.
doktorlardan biri diğer doktorun kulağına fısıldıyarak şöle demiş:
-galiba bu anladı,demiş
sonra 3.deli demişki:
-anladıımm anahtar sende dimiiiiiii........:))))))))
CAFER AĞA
Erzurum Belediyesinin kuruluş yıllarında fahri olarak her işe koşuşturan Cafer Ağa'nın bu gayretkeşliğini ödüllendirmek için Ankara'ya gidecek heyete onu da yazmışlar.
Cafer Ağa bu haberden çok memnun olmuş. Öyle ya ekabir-i memleketten olmasa heyete adını yazarlar mı?
Cafer Ağa o akşam eve hergünkünden farklı bir havayla gelince hanımı merak edip sormuş:
- Cefer, o gözel sufatın niye ele töhmüş, mosolun asmışsan, bişeye mi sinirlendin?
- Ben sinirlenmim kim sinirlensin! Bıhdım usandım. Sohahlar mi temizlenecah, gel Cefer Ağa, çölpühler mi payhlanacah, gel Cefer Ağa. Şindi de Engere'de hökümatın işi bozulmuş, gel Cefer Ağa!
HURDA NİNE
Çeşitli hastalıklar, kazalar geçirmiş, bir gözünü kaybetmiş, romatizmadan beli bükülmüş, parmakları çarpılmış olduğundan mahalleli bu yetmişlik ihtiyara Hurda Nene adını takmıştı. Rahmetli o haliyle bile herkesle şakalamayı, espri yapmayı severdi.

Hastalanmış ,hastaneye kaldırılmıştı. Sabahleyini, nabzını ve ateşini kontrol eden doktor der ki:
- Teyze maşallah çok iyisin. Nabız normal, ateş de yok. Vücut sıcaklığın 37 derece.
- Tohtor beğ oğlum, der Nene, bir türli ıssınamirem. Soyuhdan donirem. sen o otuz yedi dereceyi kırka elliye çıkart. Ücreti mühüm değil.
DENK GELMİŞ
Kurtuluş Savaşı yılları.. Doğu cephesi ile telefon görüşmesi birden kesilir. Arıza ekibi Erzurum'dan yola çıkar kontrol ede ede Teyo'nun tarlasına bir gelirler ki yüz elli telefon direği yerde, Teyo hışımla ekin biçiyor.
- Pehlüvan kolay gelsin de.. Direkler?
- Ola oğul cepheye gidecağam dedim ambu tarlayi da biçim ele gidim. Ferğinde degilem demah tırpana denk gelmiş!
AYI BENİ YEDİ
Teyo Pehlüvan kahvehanede oturmuş, Zafer Pehlüvanın de kahvede olduğundan habersiz
böbürlenerek anlatmaktadır.
 -Ola gardaş birgün dağda gezirem, 
 tamda böyük bir kayanın dibinde
garşıma bir ayi çıhmasın!
 Ayi benim kibi üç var, ama heç isdifimi bozmadım. 
 Ola Teyo dedim gendi gendime bir ayıdan mi gorhacağsan. 
Başladık ayiyinan güleşmiye....
O beni alir yere vurir, sonra ben oni yerden yere vuriram, 
ne ayi pes edir, ne de ben pes diyirem. 
Aradan iki gün geçti,
hele daha birbirimizin
sırtını yere deydirmiş deyilih.
    Herkes işin sonunu merakla beklerken 
Zafer Pehlivan sert bir şekilde çıkışır. 
     -Ola Teyo, sora ne oldu? 
Zaferi gören Teyo lafý dolaştırır,
ne dediğini, nerede kaldığını unutur ve noktayı koyar: 
-Nevolacah ayi beni 
ÇOK KALABALIK

Doktorlar akıl hastahanesinin duvarına bir otobüs resmi çizmişler.
- "Hadi otobüse binin"
demişler.
Deliler otobüse binmeye başlamışlar. Bir deli binmemiş doktorlar:
- "Neden binmedin?"
diye sormuş:
- "Çok kalabalık taksiyle gidicem"
demiş.

NE DOKTOR BE
Yıllar önce bir Karadeniz kasabasında görev yaparken, kansızlık nedeniyle başvuran bir hastamı muayene ediyordum. Konjoktiva dediğimiz alt göz kapağının içine bakarken, bir yandan da : "Amca sende basur mu var?" dedim. Kansızlığın baş sebeplerinden biridir ve Karadeniz%de bu duruma sık sık rastlanır.. Amcanın dışarı çıkarken yanındaki arkadaşına söylediğini hâlâ hatırlarım... "Ne doktormuş be, helal olsun..! Gözümden baktı, g.tümdekini gördü."<

KARINCA
bir gün çocugun biri babasına sormuş ben nasıl dünyaya geldim diye babası cevap verir yatarken yastıgın çevresine şeker koydum sen oldun diye çocuk gece yatarken yastıgın çevresine şeker koymuş sabah kalktıgında karıncaları görmüş ve şimdi sizi dışarı atardım ama baba yüregi dayanmıyor işte.DEMİŞ

EHLİYETTTTTT
Trafik memurları bir gün, trafik kontrolü yapıyorlarmış. Karşıdan gelen Temel ile Fadime’yi gören komiser hemen arabayı durdurmuş. İkisini de emniyetkemeri takılmış görünce,
- Ya beyefendi bu gün yaptığımız kontrolde tek emniyet kemerini takan çift sizsiniz, bu yüzden size 500 milyon ödül veriyoruz der. "Ama merak ettik bu parayla ne yapacaksınız. Temel sevinçle
- "Ne yapacağım hemen gidip kendime bir ehliyet alacağum der. Komiser şaşkın şaşkın
- "Ne ehliyetiniz yok mu der, Fadime olayı toparlamak için, kusura bakmayın memur bey temel içince ne dediğini bilmez” der. Komiser daha da şaşkınlıkla
- "Ne bir de içkili misiniz diye haykırır. Arkadan yaşlı adam öne atılır ve
- "Ben demiş idum çalıntı arabayla yola çıkmayalum başumuza bi iş gelir diye. Komiser neye uğradığını şaşırmışken, bagajdan atlayan İdruste koşa koşa gelerek
- "Ne oldi geçtuk mi sınırı"der

TRAFİK POLİSİ
Eski zamanlarda bir trafik polisi gelene ceza yazar gidene ceza yazarmış haklıya haksıza köyülüler artık bıkar amirine şikayet ederler amiri plisi çağırıı derki artık günde 6 ceza yazacaksın der yoksa sürerim seni buralardan der ooo o kolay onda ne var der polis işe koyulur 5 kişiye ceza yazar 6 cıyı bulamaz korkar sürüleceğini anlar ve kaçar yolun kenarında karşı karşıya iki mezarlık bulur ve oraya pusu kurar kimse beni görmesin diye o sırada gavur köyünün papazının da bisikletinin ehliyeti kedi gözü,farı herşeyi tamdır papaz mezarlığın yoldan giderken polis bunu görür derki dur bakalım papaz efendi neyse papaz durur buyrun der polis papaza derki papaz efendi sen burdan geçerken korkmazmısın der o derki yooo der ne korkacam sağ yanımda meryem sol yanımda isa ne korkacam der polis de der ki aha SENİN SÜLALENİ der bi bisiklete üç kişi binermisiniz der basar cezayı )))))))

bir irak masali. Bir Amerikali, bir Ingiliz ve bir Irakli kahvede
oturmus cay iciyorlar.
Amerikali cayini bitirince bardagi havaya firlatmis, silahini
cikarip bardaga ates edip parcalamis: 'Bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki
biz Amerika'da ayni bardakla iki kere cay icmeyiz.' Ingiliz de bunun
üzerine cayini bitirip bardagi havaya firlatmis ve ates ederek bardagi
parçalamis:
'Bizim Ingiliz kumsallarinda bardak yapacak cam icin o kadar cok
kumsal vardir ki, ayni bardakla iki kere cay içmeyiz' Bunun üzerine Irakli
da çayini bitirmis, bardagi havaya firlatmis, silahini çekip Amerikali ve
Ingilizi vurup oldürmüs:-'Bagdat'ta bu Ingiliz ve Amerikalilardan o kadar
cok var ki,biz ayni adamlarla oturup iki kere cay icmeyiz...'

image

 

ZENCEFİL MAHO AĞA

Maho ağa dağ bayır gezerken bastığı yere dikkat  etmez ve uçurumdan yuvarlanmaya başlar. Çizgi filmlerdeki gibi, uçurumun yarısında bir ağaç parçasına zor tutunur. Kendine gelince var gücü ile seslenir;
    - Ula yoharida kisme yoh miiiii?.....
Sadece sesi yankılanmaktadır. Aradan biraz zaman geçer. Bir gayret daha;
    - Ula yoharida kimse yoh miiiii?....
Hiç ses soluk yoktur. Epey zaman geçer. Hava kararmaya, tutunduğu dal çatırdamaya başlamıştır. Zaten kolunda da mecal kalmamıştır.Sonbir gayretle ve bağırmaktan kısılmış olan sesi ile:
    - Ula, ula yoharida kimse yoh miiii?.....
Derken, nereden geldiği belli olmayan,içinden mi,dışından mı bir ses duyar;
    - Ben varım!...
Gözleri parlamış ve azıcık can gelmiştir Maho ağaya;
    - Ula.. sen kimsin?
Ben seni yaratan Allah'ınım.
    - Bana bir çare Allahım, ne olur!
    Allah;
    - Saatlerdir orada sabırla ve isyan etmeden bekledin ey kulum. Bu sab rının mükafatı olarak senin bütün günahlarını affettim. Bırak elini ve gel cennetime! Maho Ağa azıcık düşünür;
    - Ula.. başka kimse yoh miiiiiii?...
ortizliler.com

 
SAAT
 
SON DAKİKA HABERLERİ
 
ŞİİR ANTOLOJİM
 
Şiirlerimi okumak için tıklayın.
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol